Türk ulusal televizyonlarından Show Tv'nin eski HABER MÜDÜRÜ. Onu hepiniz çok iyi tanıyorsunuz. Canlı yayında yaptığı röportajlarda, en dramatik olaylarda bile seyirciyi hep güldürmeyi (!) becerirmiştir, işte size bir kaç örnek;
Haber: Bir yüzücü 350 Tonluk gemiyi ceker.
R. M. : - Nasıl çekiyorsunuz gemiyi?
-Inanc meselesi, içinizde bunu hissetmeniz gerekir.
R.M. : - Neyi hissetmem gerekir? Gemiyi mi?
Haber : Mahkumlar tünel kazarak kaçar...
R .M. : Mahkumlar kaçmak için mi tünel kazdılar?
Haber : Harika Avcı kürtaj yaptırmıstır.
R.M. : Peki, Bebek simdi nerede?
Haber : Bir okul müdürü cinsel tacizle suçlanır...
R. M. : Sen benim sözümü bile kestigine göre kim bilir daha neler yapmıssındır. Alparslan Türkes'in cenaze töreninin olduğu günü Reha Muhtar Show Haber'de söyle der;
-Cenaze töreninde sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı.
Reha Muhtar karısını bogarak öldüren adamı programına çıkarıyor. ilk sözü:
- Efenim, basınız sag olsun.
Reha Muhtar anlamakta bazen güçlük çeker:
- Dogustan kör olduğunuzu anladım da beyefendi, küçükken de gözleriniz görmüyor muydu onu soruyorum?
Reha Muhtar, canli yayinda Serafettin Bey'le konusuyor.
-Sayin Serafettin Bey kardesim, siz orada var miydiniz, yok muydunuz, efenim?
-Yoktum.
-Yoktum diyorsunuz.
-Yoktum diyorum.
-Bak Serafettin sana bir daha soruyorum. Var miydin, yok muydun?
-Valla billa yoktum.
-Yemin etmenize gerek yok efendim, size inaniyoruz.
-Var miydin, yok muydun?
-Vardim efendim..
-Peki Serafettin siz demin yoktum diyordunuz, simdi vardim diyorsunuz. Bu nasil is kardesim?
-Yoktum dedim inanmadiniz, ne yapayim?
-Ne yapacaginizi ben bilemem efendim. Orasini sen dusun. Var miydiniz, yok muydunuz?
-Hatirlamiyorum.
-Hatirlayiniz efendim. Bak bir filmimiz var sizinle ilgili. Onu birlikte
izleyelim, sonra sana soracagim.
Araya soz konusu film giriyor. Bir muhabir kapiyi kirip Serafettin'in evine giriyor ve kibarca, gizli kamera (!!) ile cekim yapmak icin izin istiyor. Serafettin Bey izin vermiyor tabii. Bunun uzerine kameraman dinlemiyor, cekimlerini yapip gidiyor. Yine Reha Muhtar geliyor goruntuye:
-Filmimizi izlediniz, Serafettin Bey. Simdi ne diyorsunuz?
-Galiba varmisim.
-Galiba ile olmaz efendim, emin misiniz?
-Eminim.
-Oyleyse eminsiniz yani.
-Evet efendim, eminim.
-Serafettin Bey eminim diyorsunuz ama pek emin gorunmuyorsunuz.
-Sayin Hamdi Bey iyi aksamlar efendim. Sizin adiniz Hamdi midir, efendim?
-Evet Hamdi'dir, Reha Bey..
-Hamdi diyorsun.
-Hamdi diyorum cunku nufus kagidimda oyle yaziyor.
-Ben nufus kagidinizi sormuyorum efendim.
-Sana soruyorum: Sizin sahte olmayan isminiz nedir?
-Hamdi.
-Nasil yaziliyor?
-He, a, me, de, i seklinde..
-Yani sahte olmayan isminiz Hamdi diyorsunuz.
-Peki sahte olan isminiz hangisi?
-Benim sahte olan bir ismim yok!
-Ama demin sahte olmayan ismim Hamdi dediniz.
-Demek ki bir de sahte isminiz var. Size Yesil diyorlar efendim. Siz Yesil misiniz?
-Hayir Yesil degilim.
-Oyleyse size niye Yesil diyorlar?
-Bana Yesil demiyorlar. Hamdi diyorlar.
-Yani inkar ediyorsunuz. Sukut ikrardan gelir Hamdi.
-Ben sukut etmiyorum, konusuyorum ve Yesil degilim diyorum.
-Yesil degilim dediniz ama mosmor oldunuz. Bakiyorum simdi de kizariyorsun. Ne sarardin Hamdi?
-Sarardim cunku ben Tanri'nin ogluyum. Her renge girerim.
-Ne oldu Hamdi Bey? Bir tuhaf konusuyorsunuz.
-Galiba delirdim. Bana bir doktor lutfen!
-Gecmis olsun, Hamdi Bey. Size acil sifalar diliyorum.Iyi aksamlar efendim.
-En genç oğlunuz, hani şu 22 yaşında olan, o kaç yaşındaydı?
-Fotoğrafınız çekilirken orada mıydınız?
-Savaşta ölen kardeşiniz mi yoksa sizmiydiniz?
-Yalnızmıydınız yoksa kendi başınıza mıydınız?
-Çarpışma anında araçlar birbirinden ne kadar uzaktaydı?
-Kaç defa intihar ettiniz?
--------------------------------------------------------------------------------
Soru: "Merdivenler alt kata iniyordu öyle mi?
Cevap: "Evet"
Soru: "Peki yukarıya da çıkıyorlarmıydı?"
--------------------------------------------------------------------------------
Soru: "3 çocuğu vardı, öyle mi?"
Cevap: "Evet"
Soru: "Kaç tanesi erkekti?"
Cevap: "Hiçbiri"
Soru: "Peki kız varmıydı?"
--------------------------------------------------------------------------------
Soru: "Mr. Slatrey, balayına gittiniz değil mi?"
Cevap: "Evet Efendim, Avrupa'ya gittim"
Soru: "Peki eşinizi de götürdünüz mü?"
--------------------------------------------------------------------------------
Soru: "Gördüğünüz kişiyi tarif edebilir misiniz?"
Cevap: "Orta boylarda sakallı biriydi"
Soru: "Peki erkek mi, kadın mıydı?"
--------------------------------------------------------------------------------
Soru: "İlk evliliğiniz nasıl sona erdi?"
Cevap: "Ölümle"
Soru: "Peki hanginizin ölümü?"
--------------------------------------------------------------------------------
Soru: "Bütün cevaplarınız sözlü olmalı, anlaşıldı mı? Şimdi söyleyin bana hangi okula gittiniz?"
Cevap: "Sözlü"
--------------------------------------------------------------------------------
Soru: "Otopsiye başladığınız saati söyleyebilir misiniz?"
Cevap: "Otopsi sabah 8:30 civarında başladı"
Soru: "Ve bu sırada Mr. Dennington ölüydü, değil mi?"
Cevap: "Yooo, masanın üzerinde oturmuş kendisine neden otopsi yaptığımı merak ediyordu."
--------------------------------------------------------------------------------
Soru: "Doktor, otopsiye başlamadan önce nabzı kontrol ettiniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Kan basıncını kontrol ettiniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Solunumu kontrol ettiniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "O zaman hastanın otopsi esnasında halen yaşıyor olma ihtimali var, öyle değil mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Bundan nasıl bu kadar emin olabilirsiniz?"
Cevap: "Çünkü beyni yanımdaki kavanozun içinde duruyordu."
Soru: "Ancak buna rağmen halen hayatta olamaz mıydı?"
Cevap: "Tabii, belki de hayattaydı ve bir yerlerde hukuk master'ı yapıyordu.